27 Temmuz 2013 Cumartesi

Bir yıl daha...

  
Bu yazıyı yazmaya başlarken yeniden yaşlandım...Yanlış anlaşılmasın ihtiyarlamadım bir yaş daha aldım..Şairin dediği gibi şurada ne kaldı yolun yarısına 33 yaşımı doldurup 34 ten gün alıyorum artık..Gerçi ben çoktan kendime 34 diyordum, huyum kurusun çocukluktan kalma illa ki bir yaş fazla derim :)Bir anne için en güzel duygulardan birini yaşadım büyük kızım Halimem benim için özel pasta hazırlamış..ben görmeyeyim diye teyzesinde yapmış,komşu da saklamış...kardeşim diyor ben karışmadım malzemeleri koydum önüne o hazırladı..Nasılda güzel lezzetliydi anlatamam, ee kuzucuğumun eli değince daha bir lezzetlenmiş...Rabbim bana onların acısını göstermesin..Bundan sonra ki yaşamım için dileklerimi yazacaktım vazgeçtim , bende saklı kalsınlar..böyle olunca belki gerçekleşirler...

24 Temmuz 2013 Çarşamba

Pink Floyd'un kurucusu Roger Waters İstanbul'da, davetiye kazanma şansı Hürriyet Dünyası'nda!

Sizlere harika bir haberim var!

Şimdiye kadar yapılmış en büyük sahne gösterisi ile İstanbul’da 4 Ağustos akşamı hayranlarıyla buluşmaya hazırlanan ‘The Wall’ dev prodüksiyonu, izleyenlere unutamayacakları saatler yaşatacak görsel şovları ve tabii ki efsanevi müzisyen Roger Waters’ın adeta marş haline gelmiş parçaları ile İTÜ Stadyumu’nda olacak.

Pink Floyd’un kurucusu Roger Waters’ın albümleri ile aynı adı taşıyan ve konserde tüm ‘The Wall’ albümünün muazzam bir şölen ile gerçekleştireceği konser için şimdiye kadar eşi benzeri görülmemiş büyüklükte bir sahne ve Berlin duvarını temsil eden 110 metrelik bir duvar kurulacak. Roger Waters turneye adını veren o meşhur duvarı İstanbul’da 199. kez yıkacak. Daha önce benzeri görülmemiş özel efektlerle donatılmış duvarın gölgesinde ise  ‘’Another Brick in The Wall’ parçasını sürpriz bir ekip Roger Waters ile seslendirecek.

Şarkıları kadar görsel şovları, ışık sistemi ve seyircisini adeta şaşkına çevirecek daha bir çok sürprizi içinde barındıran konser için 140 tonluk prodüksiyon malzemesi İstanbul’a 75 tırla gelecek.

Şimdiden görmek için sabırsızlandığım bu eşsiz organizasyona katılmak için tek yapmanız gereken 30 Temmuz’a kadar www.hurriyetdunyasi.com adresine üye olmak/giriş yapmak. Başvuran her 100. kişiye olmak üzere, toplamda 5 kişiye çift kişilik davetiye hediye ediliyor.

Siz de benim gibi “Böyle konser bir daha gelmez” diyorsanız elinizi çabuk tutun ve hemen Hürriyet Dünyası’na tıklayın.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Trafikte yol alırken...

        
Alanya- Antalya çevre  yolu üzerinde fazla yolculuk yaptım son günlerde,sık sık Manavgat'a inip çıktık..Son 2 gündür de orada kalmamız gerekti...ne zaman çevre yolu üzerinden geçtiğimizde kırmızı ışıklarda hep aynı tablo..özellikle dikkat ettim..turizm sektoründe çalışan tur şöförü ve yolcu otobüsü şöförlerinin aceleci ve ihtiyatsız tavırları beni korkutuyor..kırmızı ışıklarda beklemek tamam bazen oldukça can sıkıcı ama gerekli de bunu unutmamak lazım...bu kuralların konmasının nedenleri var ve gerekli..arabaları sollarken de çok sabırsızlar,kaç defa kaza riski oldu..sadece kendi canlarını değil yolcuların ve etrafında ki araçlarda ki canlardan da sorumlular..biz sağ salim döndük,ama ya diğerleri?...

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Ayrık otu..

         Son zamanlarda kendimi ayrık otu gibi hissediyorum..lüzümsuz yere uzandığım her yere kök bırakmışım ve söküldükçe parçalanmışım...Öyle arsız bir ottur ki bahçe ve tarımla uğraşanlar bilir ve sevmez bulunduğu yerden tamamen yok etmek isterler...İstenmediğim bahçelere dalmış ve köklenip atılınca canım yanmış...
      Tamam biraz fazla acımısızca bir benzetme ama hakettim...Kendine dönüp eleştirebilmek önemli olabildiğince tarafsız düşünerek gerektiğinde acımasız olmalı..Kenara kıyıya çekilmiş bir tekne gibi okyanus ve limandan uzak bir köşede tadilat yapabilmeli...Yapamıyorum sorumluluklarım var,onları erteleyemem..Yoruldum..Hep iyi yönlerine bakmaktan,kendi kendimi teselli etmekten bıktım...Sevdiğim şarkıların tadı yok,kokusunu içime çekerek tadına vara vara içtiğim kahvenin tadı yok,çikolata ve dondurma görünce küçükken sevinçten ellerini çırpan zıplayan o çocuk suskun içimde...Dokunsalar susturamayacaklar gibi geliyor hıçkırıklarımı...Bir tek uyku ile aram iyi bıraksalar günlerce uyuyacak kadar düşkünüm kendisine...Böyle ne zaman yorgun ve güçsüz kalsam ha gayret diyerek topladım kendimi,tıpkı denizin dibine doğru düşerken bir hamle ile topuklayıp yukarıya kendini itip yüzeye çıkmak gibi..Bu defa en dibe inip sonra mı? çıksam demiyor değilim...tıpkı fırtınadan sonra açan pırıl pırıl bir güneş gibi benimde umutlarım açar kimbilir...

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...