25 Şubat 2010 Perşembe

MEVLİD KANDİLİ

"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."
(Enbiyâ, 107)


İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.



O'nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.



O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:




"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler."
(Âl-i İmrân, 164)



Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı "Vesiletün'necat" olan mevlid kitabı O'nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir.


Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.

Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.

O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.

O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O'nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:






"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler."
(Sebe, 28)

İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı.(Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta şöyle buyurulmaktadır:




"Andolsun, Allah'ın rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21)


Bu geceyi nasıl ihya edelim?

Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber'in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için en azından bir Tesbih Namazı kılalım, bir de Hatm-i Enbiyâ yapalım.

O'na ümmet olan müminlere gevşeklik yakışmaz.

Unutmayalım...

Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhîler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir, sadece bu geceyi yaşamak yeterli değildir. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir...







"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın..."
(Âl-i İmrân, 31)
            alıntıdır.

19 Şubat 2010 Cuma

Latife Hanım

yazarı:İpek ÇALIŞLAR

ÖMÜR BOYU SÜREN AŞK...
Haziran başlarında okuyucuyla buluşan ''Latife Hanım'' kitabı, Atatürk ve eşinin fotoğraflarıyla da süsleniyor. Yazar İpek Çalışlar'ın uzun araştırmalar, arşiv taramaları ve Latife Hanım'ın üçüncü kuşaktan yeğeni Muammer Erboy ile yaptığı görüşmeler sonucunda kaleme aldığı kitap, Latife Hanım'ın entelektüel ve siyasi kimliğini, Cumhuriyet'in kuruluşuna yaptığı katkıları da işliyor. Kitap, yazarının satırlarıyla şöyle tanıtılıyor: ''Evlilikleri bitince, Latife Hanım'ın entelektüel ve siyasi kimliği yok sayıldı, Cumhuriyet'in kuruluşuna yaptığı katkılar unutuldu.

Latife Hanım'ı gölgeleyen perde kaldırıldığında hem bir mücadele kadınıyla, hem de bambaşka bir Mustafa Kemal ile karşılaşacaksınız. Karısıyla siyasi tartışmalara giren, 'Hanım bize bir Çaykovski çal' diyen, boşandıktan sonra eski eşinin evine güller gönderen Mustafa Kemal ile... Cumhuriyet'in kuruluş dönemine ait pek çok yeni bilgiyi de içeren bu kitap, aynı zamanda ölünceye kadar sürmüş bir aşkın da hikayesi... Atatürk öldükten sonra kasasından çıkan eski eşyalardan biri, içinde '1339 Gazi M.Kemal' yazılı bir nikah yüzüğüydü. Ölümünün ardından Latife Hanım'ın kasasından da tülbent bir kesede sakladığı nişan yüzüğü çıktı. İkisi de İsmet Paşa'nın Lozan'dan armağan olarak getirdiği yüzükleri ömürlerinin sonuna dek saklamışlardı...'' alıntıdır

18 Şubat 2010 Perşembe

uyan!

Uyan uyan yoksa olduğun yerde öylece kuruyacaksın.......

16 Şubat 2010 Salı

Basittir..Hayat ilk bakışta...

Basittir...hayat ilk bakışta...
Deniz hayar veren suda ibrettir.
Sonsuzluk bir başlangıçtır,düşününce,
Çiçek hoş kokuludur,kusursuzdur...
Hayat basit olduğu kadar karışıktır...
Deniz dediğin sonsuz hayat kaynağıdır...
Çiçek diye sevdiğin gülün dikeni yaralar elini...
Hiçbirşey göründüğü gibi değildir...
Sadece sen nasıl görmek istersen öyle bulursun...
Ve unutmaki...
Hayat veren su bile...
Bir gün seni boğabilir...
Girmekten iğrendiğin bir kovuk...
Senin tek sığınağın olabilir...
Bu yalan dünyada!
Denemeden bilinmez hiçbirşey...
Dost diye bildiğin bir gün seni üzebilir,
Varlığını bilmediğin birisi çıkagelir
Seni senden bile çook sevebilir........
alıntıdır

13 Şubat 2010 Cumartesi

Öyle bir zamanda gel ki

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
Belki bin tane aşktan geçmiş olayım ve hiç biri olmasın gözümde.
Hiçbiri tamamlayamamış olsun cümlelerimi,
Hiçbiri bağlayamamış olsun geceyi sabaha.
Hiçbirinin gülüşünün her anı senin kadar aklıma işlenmemiş olsun.
Hiçbirinin hayali en güzel hliyle barınamaış olsun beynimde.
Hiçbirinin izi kalmamış olsun beynimde.

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın.
Sessizce ağladığım anları kimse çığlık çığlık hıçkırıklara dönüştürememiş olsun.
Ellerim kimsenin üzerinde eriyip gitmemiş olsun,gezinse bile.
Dudaklarım senin adını söylerken ki gibi kıvrılmamış olsun hiç bir ad'a yeterince
Yerine koymaya çalıştığım her beden yok olup gitmiş olsun kumlar aktıkça tan tane,
Unuttuğumu sandığım,vazgeçtiğimi sandığım,
Sevmediğimi sandığım öyle bir zamanda gel ki
Yer çekimine karşı koysun damarlarımda beni yaşatan her zerre,
Öyle bir zamanda gel ki vaz geçmek mümkün olmasın
ORHAN VELİ KANIK

12 Şubat 2010 Cuma

Gündoğmuş yöresel yemeklerinden patlıcan aşı

malzemeler
2 adet orta boy patlıcan
1 adet orta boy sogan
yarım su bardağı bulgur
4,5 adet orta boy domates
bir yemek kaşığı salça
sıvı yağ
tuz
fesliken ve nane
hazırlanışı
patlıcanlar ala olacak şekilde soyulur,küçük küpler halinde doğranır,
tuzlu suda beklemesi için konur,bu arada soğanlar ince ince doğranıp sıvı yağ ile tencerede pembeleşene kadar kavrulur,küp küp dogranmış domates,salçada eklenir domatesler suyunu bırakana kadar pişirilir,tuzlusudan süzülen patlıcanlarda eklenip birkaç dakika sotelenir.Sotelenen harcın içine bulguruda konup,nane,tuz,feslikenide eklenip üzerlerine 3su bardağı suda ekenip pişirilmeye bırakılır.Sıcak servis yapılır.Afiyet olsun

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...